Hastane Kanadı

Yaralandıysanız buraya gelmek zorundasınız.Düelloda büyük yaralar alabilirsiniz buraya gelip yaranın ağırlığına göre yatıp dinlenmelisiniz.Eğer yatak tedavisi aldıysanız başka yerde görülürseniz bina puanınız düşebilir ve ceza alırsınız.

Aylinda, Quidditch kapışmasından birkaç hafta sonra gözlerini revirde açtı. Bacağı sıkı bir alçıya alınmıştı. Çok sızlıyordu. Başını kaldırınca yanında bekleyen Bravus'u gördü. Gülümsedi. "Buradan çıkınca mutlaka o Bludger'ı patlatacağım" dedi. Bacağına baktı. Alçı çok kalın ve neredeyse bütün bacağını kaplıyordu. Boşlukta kalan yerler ise kızarık ve morarıklarla kaplıydı. Odanın içi tuhaf ve ekşimsi bir ilaç kokuyordu. "Bu ne ilacı?" diye yüzünü buruşturarak Bravus'a sordu.

Bravus gülümsedi ve, "Damar-Onar ilacı bu" diye yanıtladı onu. "Ona kötü kokuyu veren de Doksilarin çürümüş yumurtaları. Onlar olmadan bu ilaç hazırlanamaz." Ancak Aylinda'nın yüzündeki korku ifadesini gördü. "Yani evet damarların biraz.. ee. nasıl desem? Tamam tamam bayağı parçalanmış. Ama korkma, Çoktan yarısı düzeldi. Artık daha hızlı düzelecek." Ve onun gülümsemesine sırıttı. "Bu arada, o Bludger'ı ben patlattım. Sen baygınken"

Aylinda " Ne? Şimsi damarlarımda çürük yumurta mı akıyor, ııııyyy!!!" dedi. Bravus güldü. Aylindada gülerken bacağı sızladı. Aylinda bir acı çığlığı patlattı. "Çok acıyor" diye bağırdı. "Hemşireyi çağır!" diye bir çığlık attı. Bacağı kızarmaya başladı.

Bravus tam ayağı kalkacaktı ki hemşirenin uyarısını hatırladı:

-Bacağı kızarabilir, acıyabilir, morarabilir hatta kanayabilir. O zaman ona şundan ver. Benim biraz işim var.-

Aylinda ikinci bir acı çığlığı daha atınca geçmişten çıktı ve hemen tezgaha koştu. Küçük piramit şeklindeki şişeyi Aylinda'ya götürdü ve ona anında içirdi. Kendisi içemiyordu çünkü bacağını tutmakla meşguldü. İçtikten hemen sonra Aylinda'nın çığlıkları kesildi. Bravus "İyi misin?" diye sordu.

Aylinda "Bilmiyorum, midem bulanıyor" dedi. Kızarıklık geçti. Acısıda yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı.Aylinda şaşırdı. "Peki bu ne ilacı? Acısı hemen gitti. Kotü de kokmuyor" dedi. Ardından güldü.

"Bilmem" dedi Bravus. "Sanırım Kahşin tüyünden yapılmış şunlara bak" diyerek Şişenin içinde kalan küçücük birkaç tüy parçasını gösterdi. "Galiba bebekken alınmış, belki de öyle gerekiyordur."

"Belki" dedi Aylinda. "Burada çok sıkılıyorum. Hogwart'a ilk geldiğimde -Burada 2 hafta revirde yatmak zorunda kalsam bile sıkılmam, nasıl olsa sihir var- demiştim. Ama şimdi, yapacak pek fazla şey olmadığını anladım. Sence burada daha ne kadar kalmak zorundayım?" diye sordu. Ardından asasını çıkarıp oraya buraya sallamaya başladı ve rastgele zararsız sihirler yaptı.

"Bana sorma" dedi Bravus. "Hemşire sana söylemiş olmalıydı. Ama sanırım işinden dolayı söyle- Şunu Keser Misin?!" Aylinda'nın büyülerinden biri suratına çarpıp onu sarı kıvılcımlara boğmuştu.

Aylinda asasının ucuna bakıp "Vay be! Oldu!" dedi, gülümseyerek. Sonra Bravus'un pek de sevinmemiş gibi somurtan yüzünü görmesiyle yüzündeki sırıtmanın uçup gitmesi bir oldu. Asasını başucundaki masaya koyup en sevimli haliyle "Şuna bak! Saat kaç olmuş!" dedi. Ama görünüşe göre Bravus'a pek de etki etmemişti. "Öhöm öhöm" diye boğazını temizleyerek " Ee ne diyordun Brav?" dedi.

"Bişey demiyodum boşver" diye mırıldandı Bravus. "Neyse artık benim gitmem gerek, biraz işim var da... Sonra görüşürüz" diyerek ordan uzaklaştı.

Bravus odanın kapısını açmak için elini uzatmıştı ki Aylinda'nın seslendiğini duydu: "Hey Brav!"

Bravus hemen gidip işini halletmek istiyordu. Ama anlaşılan Aylinda, bunu ona yaptırmayacaktı. Arkasını döndü. "Ne var?"

Aylinda, aslında sadece sıkılmamak için Bravus'un gitmesini istemiyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde aniden seslenmişti ona. Ne söyleyeceğini bile bilmiyordu. Hemen birşeyler bulmalıydı. Birden aklına bir fikir geldi; "Düşünüyordum da, ee, bugünün tarihi ne?" Aslında o da saçmaladığını biliyordu ama en mantıklı konuydu bu: doğum gününü hesaplayacaktı.

"27 Aralık. Neden ki?" diye merakla sordu Bravus. Aylinda'nın beynine kan gitmediğini düşünmeye başlamıştı.

Aylinda "Aaa, şuna bak zaman ne de çabuk geçmiş. Haftaya bugün doğum günüm." dedi.

Bravus ilgilenmiş gibi göründü. "Hmm, güzel. Sana iyi bir hediye alırım artık. Şimdi izin verirsen gitmem-" "Bak hemşire de geldi zaten. Hadi görüşürüz." diyerek bir an önce dışarı çıktı.